Ar-Ge Merkezi Deneyimleri Toplantısı

Ar-Ge ve Tasarım Merkezine yönelik başvuru, yürütme, raporlama süreçleriyle ilgili deneyimlerin paylaşılması, yaşanan sorunların dile getirilmesi, Ar-Ge Merkezlerine verilen desteklerin ele alınması amacıyla, İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge Teşvikleri Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği toplantı 12 Aralık 2019’da gerçekleşti.

İSO Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan’ın ev sahipliğinde, yoğun bir katılımla gerçekleşen toplantıya Derneğimiz Genel Sekreteri S. Koray Hatipoğlu da katıldı.

Saruhan açış konuşmasında kalkınmanın ve sürdürülebilir büyümenin yolunun Ar-Ge ve inovasyondan geçtiğini, ülkemizde halihazırda bulunan 1.200’ü aşkın Ar-Ge merkezi ve 350’yi aşan tasarım merkezinin bizi ileriye doğru umutlandırdığını aktardı.  “Bu çerçevede bugünü hem farklı sektörlerin birbirleriyle, hem daha eski Ar-Ge Merkezlerinin yeni Ar-Ge Merkezi olmuş firmalarla tecrübe paylaşımı olarak verimli bir şekilde değerlendirelim, sorunlarımızı tartışalım. Bakanlık yetkilileri de bizleri dinlemek için buradalar” diyerek sözlerini tamamladı.

Ardından bu toplantının düzenlenmesini sağlayan İSO 52. Komite Başkanı ve İSO Meclis Üyesi Dr. Fatih Ebiçlioğlu söz alarak, AB destek programlarına ülke olarak sağladığımız kaynaktan çok daha azını geri alabildiğimize, desteklerden yeteri kadar faydalanmadığımıza vurgu yaptı. Bunun gibi network programlarının faydalı olacağını ve yeni dönemde akademiyle ortak daha çok proje başvurusu olacağını umduğunu belirtti. Ekonomimizin bir üst lige çıkabilmesi için Ar-Ge çalışmalarının önemine değindi.

Açılış konuşmalarından sonra Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı moderatörlüğünde, farklı sektörlerdeki firmaların Ar-Ge ve Tasarım Merkezi deneyimleri, yaşadıkları sorunlar ve bunlarla ilgili çözüm önerilerinin yer aldığı panel bölümüne geçildi. Panel katılımcıları, kısa sunumları sonrasında panel bölümünde dinleyicilerden gelen soruları yanıtladı. Bunları ilerleyen bölümlerde bulabilirsiniz.

Toplantının ikinci panel oturumu Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı’nın moderatörlüğünde, T. C. Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Daire Başkanı Coşkun Çekiciler ve TEYDEB Elektrik Elektronik (ELOTEG) Grup Koordinatörü Ferhat Güner katılımıyla gerçekleşti. Katılımcılar ve önceki panel sunumlarında merkez yetkilileri tarafından dile getirilen konu ve sorularla ilgili Bakanlık ve TÜBİTAK yetkililerinin yorum ve yanıtlarını da haberin son bölümünde bulabilirsiniz.

Cengiz Özdenoğlu – Al-Kor Makine, Ar-Ge Müdürü

Panelin ilk konuşmacısı otomotiv yan sanayi alanında faaliyet gösteren Al-Kor Makine Ar-Ge Müdürü Cengiz Özdenoğlu oldu. Sürece öncelikle Ar-Ge kültürünü yeşertmek için tohum atarak başlanması gerektiğini belirterek Ar-Ge merkezinin var olma sebebinin projeler olduğunu ve başvuru yapılacak proje içeriğinin dolu olması gerektiğine dikkat çekti. Bakanlığın karar aşamasında proje hedef ve stratejilerinin net bir şekilde ortaya konmasına dikkat ettiğini, yönlendirdikleri akademisyenlere bu konuda kapsamlı bir sunum yapılması gerektiğini aktardı. Bakanlık temsilcilerinin bir değerlendirme kılavuzu olduğunu ve proje içerik kontrolünün, onlar gelmeden, firma tarafından önceden kontrol edilebileceğini belirtti.

Desteklerin Ar-Ge ve Tasarım merkezleri için benzer olduğunu ama tasarım merkezleri için yükümlülüklerin daha az olduğunun altını çizdi. Gerekli olan personel sayısını tutturmak için toplama personel temini veya seri üretimde çalışacak elemanlar arasından seçme yoluna gidilmemesi gerektiğini belirtti. Bu kişililerin ilgili okulların ilgili bölümlerinden mezun olmaları gerektiğini de sözlerine ekledi. Ayrıca rutin mühendislik çalışmalarının Ar-Ge projesi olarak adlandırılamayacağını, Ar-Ge veya tasarım merkezi olarak teşviklerden yararlanılabilmesi için projelerin yurt içinde geliştirilmesi gerektiğini aktardı.

Merkezlerin personelleri gibi alanlarının da tanımlı olduğunu ve giriş-çıkışların kontrollü şekilde olması gerektiğini söyleyerek tek tesiste birden çok merkez alanı olabilirken farklı tesislerdeki Ar-Ge veya tasarım merkezinin tek çatı altında birleştirilemeyeceğini belirtti.

Süreçlerle ilgili Özdenoğlu’nun paylaştığı sorunlar ve bunlarla ilgili çözüm önerileri ise şöyle:

  • Bakanlık bir mali kılavuz yayınlayabilir.
  • Performans değerlendirmesi verileri bu yıl henüz dağıtılmadı. Merkezler karnelerini merak ediyor.
  • Bakanlık inovasyon yönetimi farkındalığı konusunda çalışma yapabilir.

Fırat Parlak – Akım Metal, Ar-Ge Yöneticisi

Sevo motor, aydınlatma, beyaz eşya, otomasyon, CNC takım tezgâhı gibi alanlarda, bir kısmı tamamen yurt dışından temin edilen ürünlerin yerli üretimine yönelik projeler geliştirdiklerini belirterek konuşmasına başladı.

Proje sayısıyla doğru orantılı olarak tek bir yöneticinin tüm projeler için yeterli olamayabileceğini, sadece sekretarya için istihdama ihtiyaç olabileceğini belirterek hepsini bütüncül olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi. İş gücünden tasarruf etmelerine yardımcı olacak yazılımlar kullandıklarını da sözlerine ekledi.

Projelerin fikri ve sınai hakları söz konusu olduğu için bunların yönetimi konusunda patent ve proje yönetim ofisi oluşturduklarını, ulusal ve uluslararası aktivitelere katılım sağladıklarını söyledi. AB projelerini daha çok önemsediklerini, bu alanda personel istihdam ettiklerini ve danışmanlık aldıklarını aktardı. Ayrıca bir İspanyol ortakla proje yürütücü olduklarını da ekledi.

Ar-Ge Merkezi olmanın faydalarını da, bu alandaki faaliyetlerin sistematik bir şekilde sürdürülmesinin sağlanması, bilimsel yayın sayısının artması, üniversite-sanayi ve sanayi-sanayi işbirliklerinin artması, fikri ve sınai haklar yönetimi konusunda uzmanlaşma olarak sıraladı.

Süreçle ilgili tespit ettikleri sorunları ve çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

  • Üniversiteler sanayiye yönelik eleman yetiştirmiyor. Mezuniyetten sonra ancak 2-3 yıl staj yaptıktan sonra elemanlar verimli olmaya başlıyor. Müfredatın buna göre güncellenmesi gerek.
  • Mevcut planda Ar-Ge Merkezlerinin yönetimi 2023’e kadar görünüyor. Sonra ne olacağı bilinmiyor. Uzun vadeli planlarını Bakanlık erken açıklamalı.
  • Faaliyet raporları hazırlığı fazladan personel istihdamı gerektiriyor. Ya da bunun için danışmanlık almak zorunda kalıyorlar. Online ve kolay veri girişi yapılacak şekilde sistem güncellenebilir.
  • Merkezler için şu anda denetim odaklı bir strateji uygulanıyor. Giriş-çıkış kontrollü sistemlerle yurt dışında pek karşılaşmamışlar. Oradaki merkezlerden ‘open-office’ şeklinde çalışanlarda bile halen çeşitli kontrol mekanizmaları var. Bizde de buna geçilmeli. Ayrıca şeffaf değerlendirme parametreleri belirlenmeli. Merkezler arasında kaçıncı sırada, eksik kalan noktaları neler gibi geri bildirimler gelişime katkı sağlar.
  • Merkez personeli için KPI belirleniyor. Bunun kapsamımda mali destek alınması da yer alıyor. Öte yandan TÜBİTAK TEYDEB 1501 büyük ölçekli kuruluşlar için kapandı. Oyunun ortasında kural değişikliğine gidildi. Buna alternatif yeni bir teşvik sistemi kurgulanabilir.

Nihat Bayız – Arçelik, Ar-Ge Direktörü

Global bir şirkette Ar-Ge süreçlerinin nasıl işlediği hakkında bilgiler paylaştı. Türkiye’nin yanı sıra İngiltere, Çin, Tayvan, Tayland ve Romanya’da ürün geliştirmeye yönelik Ar-Ge ve Tasarım merkezleri bulunduğunu belirtti.

Ar-Ge süreçlerine yön vermesi açısından takip ettikleri trendleri şöyle özetledi:

  1. Teknoloji trendleri
  2. Toplumsal trendler (Yaşlanan nüfus, gelişen ekonomiler, şehirleşme, kişiselleştirme, sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik, vb. alanlardaki eğilimler ürünler konusunda belirleyici oluyor.)
  3. Ürün trendleri (Daha hızlı ürünler, küçülen mutfak alanlarına karşın büyüyen ürünler [ürün boyutunu büyütmeden kullanım alanını genişletme gibi konularda yenilikçi uygulamalar çıkarılmaya çalışılıyor.])

Bunların yanında bilimsel yayınlar, akademi iş birlikleri, regülasyonlar, teknik benchmarklar ve teknoloji öngörüleri birleşerek teknoloji yol haritası oluşturulduğunu aktardı. İç/dış paydaşlardan gelen fikirlerle yoğrulduktan sonra, Pazar bilgisinden de yararlanılarak ürün yol haritası ortaya çıktığını söyledi.

Teknoloji geliştirmek kadar bunun ürüne uyarlanmasının da önemine değinen Bayız, bu kapsamda endüstriyel tasarım, ürün güvenliği gibi konularında da önem kazandığını vurguladı.

Arçelik’in, 7 ülkeden 14 akademisyenin yer aldığı bir Ar-Ge Danışma Kurulu bulunduğunu, bu ekibi her yıl iki günlüğüne İstanbul’a davet ettiklerini ve bu toplantılarda sayfalar dolusu geri bildirim ve zaman zaman da doğrudan ürün fikri alındığını aktardı. Ufuk 2020 programında, proje sayısına göre 19 proje ile ilk sırda, alınan fon miktarına göre ise Tüpraş’ın ardından ikinci sırada olduklarını sözlerine ekledi.

Uğur Taşkıran – Kaleseramik, Uzman Ar-Ge Mühendisi

2012’de faaliyete geçen Ar-Ge merkezleri hakkında bilgi verdi. Dijitalleşmenin belli saatlerde belli yerde bulunma zorunluluğunu ortadan kaldırdığını, bu sebeple Bakanlığın merkezlere giriş-çıkış sınırlaması getirmesi uygulamasını gözden geçirmesini talep etti.

Üzerinde çalıştıkları projeleri tek tuşla sunum haline getirecek bir yazılım geliştirdiklerini aktardı. Ayrıca proje yazım sürecini bir güne indiren bir sistem kurguladıklarını da belirtti. Merkezdeki hiyerarşik yapı da buna uygun olarak düz hale getirilmiş.

Üzerinde çalıştıkları proje tiplerini şöyle özetledi:

  1. Maliyet, kalite, verimlilik projeleri

Seramik ağır sanayiye yakın, çok yüksek taşıma maliyetlerine sahip ve enerji yoğun sektör… Dolayısıyla kâr marjı düşük ve bu sebeple bu tür projeler daha da önem kazanıyor.

  1. Ürüne değer, fonksiyon, farklılık katan projeler

Elektrik üreten, basınca renk değiştiren seramikler, vb.

  1. Yeni kullanım alanı geliştiren projeler
  2. Uygulama kolaylığı ve servis projeleri
  3. Özgün Ar-Ge projeleri

Tüfek namlu kaplamaları vb. birçok alanda projeler…

Merkez bünyesinde çalışan 21 doktora öğrencisinden 19’unun sanayiden üniversiteye geri dönüş yaptığını belirterek bu alanda verdikleri desteklerden emin olamadığın belirtti. Personel yetiştirmekten mutlu olduklarını ancak merkezleri için eleman bulmanın sıkıntılı olduğunu da sözlerine ekledi.

Projelerin öz kaynaklarla da yapılabildiğini ama Ar-Ge süreçlerinin bir risk taşıdığını ve bir noktadan sonra uygulama esaslı projelere yönelimi engellemek için TEYTEB gibi proje bazlı desteklerin şart olduğunu belirtti.

Yalıtım köpüğü, klima kullanımını sınırlayan nem kontrollü karo gibi pilot üretim tesisleri kurularak yatırıma dönen projelerinden örnekler sundu.

Derya Eren Akgün – Saruhan Kimya, Ar-Ge Müdürü

Personel yetersizliği gerekçesiyle Ar-Ge Merkezi başvurusu için 2017’ye kadar beklediklerini belirtti. Daha önce %20 oranında olan patent başvuru oranının merkez kurulduktan sonra %80’e çıktığını aktardı.

Yaşadıkları sorunları ve önerilerini şöyle özetledi:

  • Danışman firmalarla çalışma verimli olmuyor. Belli bir deneyim elde edildikten sonra onlarla çalışmak gereksiz oluyor.
  • Üniversitelerde sektöre ve ticari alanlara yönelik müfredat oluşturulmalı.
  • Proje sayısı arttıkça merkezin alanı yetersiz hale gelebiliyor. Buna hazırlıklı olmak gerekiyor.
  • Ar-Ge personelinin sürdürülebilirliği önemli… Onlara değerli olduklarını hissettirecek bir çalışma ortamı oluşturulmalı.
  • Projelerin takibi için süreç yönetimi önem kazanıyor. Burada patent süreçlerinin takibine de önem verilmeli.

Tüzin Akçınar Günsarı – TYH Uluslararası Tekstil, Ar-Ge Müdürü

Sektörlerinde çalışan personelin genel olarak eğitim seviyesinin düşük olduğunu, bunun da kaliteyle doğru orantılı olduğunu belirtti. Ar-Ge merkezlerinin müşteri deneyimi yönetimine hizmet ettiğini söyleyerek süreçle ilgili önerilerini ve kazanımlarını şöyle aktardı:

  • Kısa sürede danışmanlardan kurtulmayı hedeflemek gerekiyor.
  • Projelere ait net hedef ve çıktılar ortaya konmalı. Çıktılarla ölçülen bir sistem oluşturulmalı. Ar-Ge kültürü sadece çalışanlar değil, tüm şirket için önemli ve bir kurumsallaşma göstergesi sayılabilir.
  • Merkez bünyesinde dijitalleşme ve veri analitiği oturtulmalı.
  • Denetim sonuçları şeffaf olmalı, merkezler performanslarını net bir şekilde görerek kendilerini geliştirebilmeli.

Elif Belbez – TAT Gıda, Ar-Ge Grup Yöneticisi

Ar-Ge merkezlerinin henüz iki yıl önce kurulduğunu ancak SEK ve TAT markalarının uzun yıllardır birçok yenilikçi ürüne sahip olduğunu, dolayısıyla firmanın Ar-Ge kültürüne sahip olduğunu söyledi. Dikey tarım, dijital tarım, yüksek likopenli domates, sürdürülebilir tarım/biyolojik müdahale gibi birçok alanda projeler yürüttüklerini belirterek Ar-Ge merkezi olmanın sağladığı faydaları şöyle özetledi:

  • Sürdürülebilir Ar-Ge

o   Üst yönetim desteği

o   Yenilikçiliğin kurum kültürü haline getirilmesi

o   Proje niteliklerinin artması

o   Açık inovasyona sağlanan fayda

  • Uzmanlaşma

o   Nitelikli uzman istihdamı

o   Fikri ve sınai mülkiyet haklarının farkındalığı

o   Üniversite-sanayi iş birlikleri

o   Orta ve uzun vadeli Ar-Ge çalışmaları

  • Mali avantaj

o   Teşvik faydaları ve muafiyet

o   Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan paydaki artış

Toplantının ikinci panel oturumu Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı’nın moderatörlüğünde, T. C. Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Daire Başkanı Coşkun Çekiciler ve TEYDEB Elektrik Elektronik (ELOTEG) Grup Koordinatörü Ferhat Güner katılımıyla gerçekleşti. Panelistler hem katılımcıların hem de önceki paneldeki konuşmacıların sorduğu sorulara yanıt verdi. Bu bölümde konuşulanlarsa özetle şöyle:

  • Mevcut merkezler yenilere koçluk yapması, bunun Bakanlık nezdinde teşvik amaçlı katkı sağlaması konusunda Bakanlık yetkilisi zaten büyük firmaların performans endeksine mentörlük şartını eklemiş olduklarını belirtti. Coşkun Çekiciler merkez müdürleriyle sürekli temas halinde olduklarını, herhangi bir başvuru durumunda buna olumlu yanıt vereceklerinden emin olduğunu belirtti.
  • Yanı sıra Ar-Ge merkezi olmadan, Teknopark’larla da iş birliği yapılabileceğini belirtti. Bunun merkez olmaya göre %15 daha fazla vergi avantajı sağladığını hatırlatarak firmalara bu konuyu da araştırmalarını önerdi.
  • TEYDEB yerine yeni bir program olup olmayacağı konusunda Ferhat Güner 2019’daki bazı çağrıları örnek verdi. Ayrıca her yıl benzer destekleme çağrı planı yapıldığını ama 2019’da bütçe yetersizliği sebebiyle hayata geçirilemediğini anlattı. Her bir konsorsiyuma 50 milyon TL olmak üzere toplam 10 konsorsiyumun, 500 milyon TL tutarında desteklenmesi planının 2020’de hayata geçirilmesini umduğu aktardı. Bundan sonraki yaklaşımın bu şekilde olacağının altını çizdi. Ayrıca uluslararası programların da önemine değindi. Sağladığımız destek tutarının çok azını geri aldığımızı hatırlattı.
  • Ayrıca TEYDEB’de ilave hakem uygulaması olduğunu ama yeteri kadar bulmakta zorlandıklarını anlattı. Merkezlerin sistem üzerinden çalışanlarını bildirmelerini ve anahtar sözcük ataması yapmalarını talep etti. Akademisyenler ek olarak kurgulanan bu uygulamanın sürdürülebilmesi için merkezlerden destek istedi.
  • Bakanlık ve TÜBİTAK’ın proje kabulü konusunda farklı değerlendirmelerinin olmasıyla ilgili olarak Bakanlığın proje uygulanabilirliğine bakmadan karar verdiğini ama TÜBİTAK’ın çıktı odaklı değerlendirme yaptığını, rafta kalan ürün olmamasına özen gösterdiklerini söylediler.
  • Tekli patent başvurusunun kolaylıkla delinebileceğini, kullanılmayacak olsa da farklı alanlarda kullanımı da kapsayan çoklu patent başvurusu önerdiler. Tüm patentlerin ürüne dönüşemeyebileceğini, stratejik olmasına ve getirisine göre değerlendirilebildiğini ve zaman içinde bir kısmının portföyden çıkarılabildiğini aktardılar. Patent ve tasarım işinin masraflı olduğunu ve bunun yönetimine, özel birim kuracak kadar önem verilmesi gerektiğine dikkat çektiler.
  • Öte yandan patent konusuna sadece fayda olarak bakılmaması gerektiğini, koruma amaçlı da kullanılabileceğini hatırlattılar.
  • Ar-Ge merkezi denetim sürecinin uzun olduğu, kabul olup olmadığının uzun sürede belli olduğu ve bu süreçte bir ön kabul sistemi olup olmayacağı konusundaki talebe yanıt olarak mevzuat çalışmasının sürdüğünü, bununla birlikte faaliyet raporunun Mayıs ayı sonuna kadar beklenmeden gönderilmesinin süreci hızlandırabileceğini hatırlattılar. Hatta ek süre talebi olan merkezler olmuş. Haziran ayına kalınca bu kez akademisyenlerin final ve tatil dönemlerine denk geldiği için görev kabulünde zorluk yaşadıklarını hatırlattılar.
  • Destekte oransal hesap yapılması sebebiyle teçhizatı doğrudan alıp amortisman yazmanın daha avantajlı olabildiği durumlar gözlemlenebiliyor. Bununla ilgili oran belirlenmesinin TÜBİTAK veya hakem tarafından yapılabileceği önerisine karşılık, oransal desteğin yalnızca seri üretime yönelik teçhizat alımında olduğunu, bunun beyanının da kuruluşlar tarafından her zaman doğru yapılmadığını, hakemler aracılığıyla tespit yapıldığı durumlar olduğunu belirttiler. Öte yandan seri üretimde kullanılmayacak teçhizat alımında zaten oransal değil, tam destek olduğunu hatırlattılar.
  • Firmalardaki bonus sistemleriyle ilgili soruya merkez temsilcileri yanıt verdi. Genel olarak hepsinde patent alınması durumunda ödüllendirme sistemi var. Zaten Bakanlık patent dışı konularda da ödüllendirme bekliyor. Patente yönelik teşvik mekanizmaları bulunuyor. Önceki yıla göre Ar-Ge harcamalarında artış olduğunda, bu artış miktarının yarısı kadar vergi teşvikleri bulunuyor.
  • Ar-Ge merkezlerinin giriş-çıkış kontrolünün kaldırılması konusundaki eleştirilere ve taleplere karşılık Coşkun Bey tam zaman eşdeğerinin nasıl ölçüleceğini sordu. Fabrikaların turnike olmadan tesise sokmadığını, özel sektörün kendi uygulamasını devlet söz konusu olunca istememesini anlamadığını belirtti. Ayrıca 15 tam zamanlı eşdeğer personel konusunda SGK’nın da ispat talep edeceğini ve bunun da nasıl sağlanacağının belirlenmesi gerektiğini aktardı. Avrupa’daki örneklerle ilgili olarak da, orada çalışanlara doğrudan destek sistemi olmadığını, ayrıca halihazırdaki sistemin steril bir Ar-Ge merkezi oluşturulması konusunda garantör olduğunu, kaldırıldığı taktirde yönetimin bu alanda farklı bölümlerden çalışanları oturtmak isterse buna engel olacak özerk bir sistem olmayacağını hatırlattı. Bu sistemin Ar-Ge merkezlerine verdikleri önemi göstermesi açısından da faydalı olduğunu ekledi. Yine de uygun bir sistem kurgulanabilirse buna yönelik çalışma yapmaya hazır olduklarını belirtti. Konuyla ilgili karşılıklı tespit ve önerilerden sonra merkez yöneticilerinin ve İSO komitesinin çalışarak alternatif yöntem önerisini Bakanlığa iletilmesine karar verildi.
  • Sistemde görevinin hakkını veremeyen birçok danışman olmasından yola çıkarak bunlarla ilgili Bakanlığın bir tasarrufu olup olamayacağı sorusunda da Bakanlık, kendilerini muhatap etmedikleri sürece diledikleri danışmanla çalışıp çalışmamakta firmaların özgür olduğunu hatırlattı. Zaman zaman firmaların bazı konularda ‘danışman firmamızla görüşün’ talepleriyle karşı karşıya kaldıklarını ama onların yalnızca merkez müdürlerini muhatap kabul ettiklerini hatırlattı.
  • 15 tam zamanlı eşdeğeri personeli tamamlanın, personelin raporlu, izinli vb. olması durumunda tehlikeye girdiği hatırlatılarak personel sayısının 15-20 civarında olmasını önerdiler.
  • Coşkun Çekiciler 2023 sonrası merkezler stratejisi üzerinde Bakanlığın 1-2 haftadır çalıştığını belirtti. Şimdilik devamı yönünde iradenin hâkim olduğunu ekledi. Ayrıca performans değerlendirmesi sonuçlarının da 1-2 haftaya kadar merkezlere gönderileceğini aktardı.
  • Hakem raporlarının görülememesi konusunda da bazen yersiz eleştiriler olabildiğini ama yine de bu konunun gündeme getirilebileceğini söyledi.
  • Performans ödüllerinin genelde büyük firmalara gittiği, KOBİ’ler için ayrı bir kategori olup olamayacağı konusunda soruya da Bakanlık yetkilisi, zaten sistemi değiştirdiklerini, artık ödüllerin personel sayışınsa göre kategorilere ayrılarak verileceğini aktardı. Ancak hem personel sayısına hem de dala göre verilmesi yönünde çalışma yapılması önerisi geldi.
  • Proje kapsamında üniversitelerle iş birliği yapılması konusunda sanayiye ödevler verildiği gibi üniversiteleri teşvik edecek bir mekanizma, örneğin yüksek lisans tezinin sanayi iş birliğiyle yapılması zorunluluğu getirilmesi önerisi geldi. Bununla ilgili Bakanlık yetkilisi doğrudan yaptırım gücü olmadığını söyleyerek teknoparkların üniversitelerle entegre olduğunu ve bunun iş birliği olanaklarını çeşitlendirdiğini hatırlattı.
TÜDÖKSAD, Dünya Dökümcüler Birliği ve Avrupa Dökümcüler Birliği Üyesidir.

İŞ BİRLİKLERİMİZ

TÜDÖKSAD, CHROMAFOR (Erasmus+ KA202) projesinin bir ortağıdır.
TÜDÖKSAD, Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformunun bir üyesidir
Rakamlarla TÜDÖKSAD
6.5 Milyar

Türkiye Döküm İhracatı (Euro)

2

Türkiye'nin Avrupa Döküm Üretim Sıralaması

1976

Kuruluş Tarihi

194

TÜDÖKSAD Üyelerinin Sayısı