Ankara Sanayi Odası döküm sanayicileri komitesi üyeleri, Ankara Sohbeti'nde sorunlarını dile getirdiler.
Türkiye'de atık konusunda sorunların büyüdüğünü vurgulayan döküm sanayicileri, milyarlarca dolarlık atığı ekonomiye kazandırabilme imkanı varken, yanlış uygulamalar nedeniyle israf edildiğini ve sanayicilerin maliyetlerini artıran bir alan haline geldiğini aktarıyor.
TÜDÖKSAD Eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Ankara Sanayi Odası Döküm Sanayi Komitesi Başkanı Mehmet Niyazi Akdaş şunları söyledi:
Teşvik ve muafiyetler bizlere de uygulanmalı
Sektörümüz imalat sanayilerinin hemen hemen tamamına parça üretmektedir. Günlük hayatımızda kullanılan birçok üründe bir döküm parça bulunmaktadır. Kirli bir sektör olarak tanımlansa da hurda metaller eritilip tekrar bir ürün haline getirildiğinden ekosisteme katkı vermektedir.
Sektör olarak hedeflerimizi; pazarı tüm dünya olarak görerek küresel oyuncu olabilmek, yüksek katma değerli ürünlere daha fazla yönelmek, Ar-Ge, inovasyon çalışmalarına ağırlık vermek, teknolojik araştırmalara ve yatırımlara devam etmek, üretimde verimliklerin artırılması, tasarım yeteneklerimizin geliştirilmesi, olarak sıralayabiliriz.
ENERJİ MALİYETLERİ SORUNU
Sektörel sorunlarımıza gelince; Türk döküm sektörü, halen Avrupa’nın üçüncü en büyük döküm üreticisi olup ikinci olma yolunda hızla ilerlemektedir. Sektörümüzün sahip olduğu modern tesislerde ergitme prosesleri elektrikli ocaklarda yapılmaktadır. Metalurji proseslerinde enerji, üretimin temel girdilerindendir.
Sadece ısıtma veya yakıt olarak değerlendirilmemelidir. Döküm sektörü “Enerji Yoğun Sanayi” olmakla beraber, AB’nin 2003/96/EC sayılı 2003 yılında yürürlüğe giren Enerji Vergilendirme Direktifi’ne göre enerjinin metalurji proseslerin de çift kullanımlı (Dual Use) olarak kabul edilmiş ve metalurji sektörü kapsam dışı bırakılmıştır. 2005 yılında ülkemizde ark ve endiksiyon ocakları elektrik tarifesi ise AB’ye uyum düzenlemeleri çerçevesinde uygulamadan kaldırılmış, ancak Avrupalı rakiplerimizin sahip olduğu 2003/96 / EC sayılı direktiften doğan haklar uygulamaya konmamıştır.
Döküm ihracatımızın rekabet içinde olduğu sanayileşmiş Avrupa ülkelerindeki dökümhanelere yönelik teşvikler Avrupalı rakiplerimizle aramızda haksız rekabet oluşturmaktadır. Bu teşvik ve muafiyetler bizlere de uygulanmalıdır.
ATIKLARIN BERTARAFI
Atıkların bertarafı dökümhanelerimize yüksek maliyetler getirmektedir. Döküm prosesi sonucu ortaya çıkan döküm kumu, filtre tozları, cüruf vb atıklar ikincil hammadde olarak hem döküm sektöründe hem de maden, kara yolları, inşaat ve çimento ve bunlar gibi farklı sektörlerde hammadde olarak kullanılabilir nitelikte olmalarına ve dünyada uygulamaları olmasına rağmen, çevre mevzuatımızdan dolayı benzer şekillerde değerlendirilememektedir.
Her ne kadar çimento sektöründe ikincil madde olarak kullanılmasına izin verirse de bu miktar atık miktarı ile karşılaştırıldığında yüzde 10'unu geçmemektedir. Sektörün atık miktarı ile orantılı olarak atığın kapladığı hacim, düzenli depolama alanlarının kullanım ömrünü olumsuz etkilemekte ilave alan ihtiyacı yaratmaktadır.
Geri dönüşüm ve ikincil hammadde potansiyeli yüksek olan bu atıkların düzenli depolama alanlarına gönderilmesi ülkemiz için kaynak israfıdır. Ayrıca bazı illerde bu atıkların depolanması için belediyeler tarafından uygun alan gösterilmemesi sonucu ortaya çıkan nakliye bedelleri de maliyetleri çok etkilemektedir.
HAMMADDE TEMİNİ
Demirçelik dökümünün hammaddesi çelik hurdası ve pik demiridir. Alüminyum dökümde ise primer ve ikincil alüminyum külçelerdir. Hem pik demiri hem de alüminyum külçeler ithal kaynaklardan temin edilmektedir. Miktarlı hammadde ithalatlarına döviz kurlarındaki dalgalanmalar sanayiciler üzerinde baskı oluşturmaktadır. Sektörün diğer önemli girdisi olan hurdalar yurtiçi kaynaklardan temin edilmektedir AB’de 2015 yılında uygulamaya geçirilen Döngüsel Ekonomi Planı ile her AB ülkesinde eylem planları doğrultusunda döngüsel ekonomi teşvikleri hayata geçirilmektedir.
Şile'deki Silis kumu yatakları, bölgedeki orman alanında yer alıyor. Toplam orman alanının yüzde birini kaplayan bu maden ocaklarından döküm sanayinin yaklaşık 1 milyon ton civarında kum ihtiyacı karşılanıyor. Ayrıca bölgede 3 milyon ton civarındada kil üretimi yapılıyor. Ocaklar kapatılıp kum, ithalat yolu ile karşılanmaya çalışılırsa sadece döküm kumu kısmının ülkemize 80 milyon USD civarında bir cari açık yükü getireceği hesaplanıyor.
Ocakları çalıştıran firmalara, enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı “Döküm ihracatımızın rekabet içinde olduğu sanayileşmiş Avrupa ülkelerindeki dökümhanelere yönelik teşvikler Avrupalı rakiplerimizle aramızda haksız rekabet oluşturmaktadır. Bu teşvik ve muafiyetler bizlere de uygulanmalıdır.” MEHMET NİYAZİ AKDAŞ EYLÜL-EKİM 2019 l asomedya l 67 tarafından verilen ruhsatları süreleri ile orman izin süreleri birbirini tutmuyor.
Daha önce 31.12.2014 olarak belirlenen son izin süresi bitimine kısa bir süre kala beş yılı için ötelenmişti. Şimdi de bu sürenin sonuna yaklaşıldığı gerekçesiyle orman izin süresi sona eren alanlar için yenilemelerde aksaklık yaşanıyor. Sorunun kalıcı bir şekilde çözülebilmesi için bir uzatma süresine daha ihtiyaç vardır.
TEŞVİKLERDEN YARARLANAMAMA
Sektörlerin teknoloji yoğunluğu sınıflandırılmasında sektörümüz orta-düşük (medium-low) teknoloji sınıfında tanımlanmaktadır ve NACE kodlaması 24.5’dir. Avrupa’nın üçüncü döküm üreticisi olan ülkemizde, bu sınıflama ile tanımlanan dökümhaneler yatırım teşviklerinden yararlanamamaktadır.
Üretim teknolojilerine göre değerlendirmeler doğru uygulanmayacaksa kaldırılmalıdır. Özellikli dökümhanelerde bu kodlama dikkate alınmamalıdır. Bu konu sektörümüzün daha da gelişmesine engeldir. Hassas döküm yapan, paslanmaz çelik döken dökümhanelerin NACE 24.5 sınıfına denk geldikleri için orta-düşük teknoloji olarak tanımlanıp teşvik edilmemeleri izah edilemez.
Albayrak: Vergi mevzuatı yeniden düzenlenmeli
Döküm sektörü Türkiye’de sanayi zincirlerinin en önemli halkalarından bir tanesi olduğunu söyleyen Aday Döküm Makina Genel Müdürü İlker Albayrak;
Bu halka her geçen gün zayıflayarak kopmak durumuna gelmiştir. Döküm sektörü olmazsa hayat durur. Bugün evimizde musluğumuzu açtığımızda suyun gelmesini sağlayan pompadan tutun su geçişini sağlayan vanalar, arabamıza bindiğimizde çalışmasını sağlayan birçok parça, inşaat sektörünün vazgeçilmezi olan iş makinelerindeki çok fazla sayıdaki parçalar, enerji sektöründe kullanılan parçalardan tutun hemen hemen makinelerin olduğu her alanda döküm malzemeleri bulunmaktadır.
Ben bile çocukluğumdan beri sektörün içerisinde olmama rağmen yeni yeni duyduğum şaşırdığım döküm malzemeleri var. Döküm denildiği zaman sektör bilgisi olmayanların hemen aklına logar ve ızgara dökümü geliyor. Evet onlar da döküm parçaları fakat bizim sektörün en niteliksiz ve en işlevsiz döküm parçalarından bir tanesidir. Bizim sektör de çok önemli hassas döküm parçalar da var. Dökümcülük doğası zor bir meslek.
Çalışma şartlarımız çok ağır, bir maden işçisi yerin altında, döküm işçisi de üstünde çalışıyor tek fark bu. Sektörümüzdeki işçilerin eğitim seviyesi çok düşük. Bu bize çok büyük problemler yaratmakta. Hem eğitimlisini bulmak zor, hem de normal kalifiye veya niteliksiz işçinin de eğitim seviyesi aşağıda olduğu için onu doğruya sevk etmek zor oluyor. Sürekli kontrol etmek zorundayız. Son zamanlarda bakıldığında Ankara dökümcülerinde çalışan işçiler öyle bir durumdalar ki sürekli iş yeri değiştiriyorlar. Kimi zaman çok küçük maaş farklarında kimi zaman da her hangi bir şeye kızdıklarında uzun yıllar çalıştığı işyerini anında değiştirebiliyorlar.
Bu eğitim seviyesinin düşüklüğünden kaynaklanıyor. Çıraklık okullarının da döküm kısmı kapandı. Bizim firmamızın döküm ustalarının yaşı 45 üzerinde, arkasından yetişen eleman yok. Bu da bizim için sıkıntılı bir durum. Ne kadar teknolojiyi yakalarsak yakalayalım işçiye her daim ihtiyacımız var. Döküm işçisinin gözünden baktığımızda da sektöre kimse gelmek istemiyor. Onlara da hak vermek lazım.
Sektörde 2.500- 3.500 lira arasında bir maaşla çalışmaktansa gidip bedenini yormadan güvenlik görevlisi veya temizlik personeli olarak çalışmak onların da işine geliyor, mantıklı da. Burada devlet politikası devreye giriyor. Çözüm işçinin maaşından kesilen vergilerin devlet tarafından karşılanması ve devletin ağır sanayi işçisine teşvik olması gereklidir, bize bir şey verilmesin. Böylece işçinin ağır sanayide çalışmasının da bir cazibesi olur. Bizim elimiz taşın altında ezilmiş durumda birazda devletin elini taşın altına koyması gerekmekte. Gerçek iş istihdamı bu şekilde olur.
Sektörümüzün en büyük sıkıntılarından birisi de elektrik. Elektriği en çok tüketen sektörlerden birisiyiz fakat aksine ödediğimiz birim fiyatlar çok yüksek. Burada bir tezatlık var. Bir şeyi çok kullandığınızda yani satın aldığınızda az kullanana yani satın alana göre daha uygun fiyatlar ortaya çıkar ama bu elektrik de tam tersi durumda çok kullanan daha pahalı birim fiyatlara maruz kalıyor.
Devletimizin biz üreticilere bu zincirin en önemli halkasına yardımcı olması gerekmektedir. Aksi halde dökümcü sayısı her geçen gün azalacaktır. Özellikle elektrik bize daha ucuz verilmelidir. Konutlara verilen ucuz elektriğin bu ülkenin kalkınmasına hiçbir faydası yoktur. Biz gerçekten bu ülkeye katma değer sağlıyoruz. Bütün dünya ya döküm parçaları gönderiyoruz. Ama yurtiçinde maruz kaldığımız zamlar ve dövizin oynaklığı bizi çok zor duruma düşürüyor.
Son bir yılı aşkın süredir hiçbir müşterimize zam yapmadık ama o gün bugündür her şey zamlandı. Yurt içi piyasası çok kötü durumda işler çok azaldı hal böyle olunca ödeme için anlaşılan vadeler açıldı. Biz elektriği işçiliği vergileri sigorta primlerini ve daha birçok şeyi peşin ödemek zorundayken alacaklarımızı vadeli alıyoruz. Ülke piyasasını ayakta tutan ihracatçılardır ama döviz oynaklığından dolayı kimse mutlu değil ve ihracatımız azalırsa o zaman esas kriz başlamış olur.
Döviz geriye geldi ama yapılan hiçbir zam geri alınmadı. Döküm sektörü hiçbir döneminde işçi çıkarmamışken son bir yıldır işçi çıkarmalarına şahit olduk kapanan dökümhanelere şahit olduk. Eskiden bir dökümhanede çalışan döküm ustası oradan ayrılıp kendi işyerini kuruyordu bunun örneği çoktur şimdilerde ise işyeri sahibi dökümcü kendi işyerini kapatıp başka yerde çalışmaya başlıyor bu çok sakıncalı bir durum.
“VERGİ MEVZUATI SIKINTISI VAR”
Bir diğer sıkıntımız vergi mevzuatı, bunun kesinlikle yeniden düzenlenmesi gerekli. Biz KDV’yi peşin ödemek zorundayız fakat ihracat yapan firma devletten KDV alacağını peşin alamıyor.
3-4 ay sonra aldığında da her hangi bir zamla birlikte alamıyor, ama biz ödemeyi geciktirdiğimizde bizden zammıyla beraber tahsil ediliyor. İhracat yapan firmada bu zorluktan dolayı tedarikçisinden ihraç kayıtlı fatura kesilmesini istiyor kendi uğraşması gereken vergi mahsubunu tedarikçisine yıkıyor. Devlet bunu peşin ödeyemezken bizler nasıl ödeyeceğiz. Eğer böyle kalacaksa da peşin ödemeye indirim gelmeli.
Aslına bakarsanız bence bize her ay tahakkuk eden KDV gibi bizde müşterilerimize KDV için ayrı fatura düzenlesek ve yasa gereği onlarda bunu peşin ödemek zorunda kalsa geciktirdiğinde devlette olduğu gibi gecikme zammına uğrasa bizde alımlarımızdan doğan KDV’yi peşin ödesek piyasada bu KDV ödeme sıkıntısı çok rahatlar. Devletinde KDV tahsilatı canlanır diye düşünüyorum.
Devlet desteği çok önemli, devlet ülkesine fayda sağlayacak sektörlere teşvik uygulamalı. Var olan teşvik programları var ama kağıt üstünde var, uygulamada çok zor. Örneğin iş yokken nasıl iş istihdamı sağlayabiliriz.
Özbudak: Yüzlerce firma üretimi durdurdu
Enerji, elektrik, doğalgaz, çevre ve eleman sorunu başlı başına sorun. Desteklere gelince destek yatırım teşvikleri bize hiç uğramıyor. Bizim sektörümüz hakikaten çok değerli, kıymetli. Bugün Türkiye, Avrupa’da üçüncü sıraya gelebiliyorsa hedefe yaklaşmışız demektir. Bizim desteklenmemiz lazım.
Ben 4+4+4 eğitim sisteminin yanlış olduğunu düşünüyorum. Herkes okumaya çalışıyor. Herkes okuyor da bu döküm ve sanayi işlerinde kim çalışacak. Vatandaş elektriği ödeyemiyor. Şimdi adamın borcu var, borcu ödeyemiyor. Ödeyemeyince elektriği üç gün içerisinde kesiliyor. Potada metal var. Adam mühürü kırmak zorunda. Mühür kırmanın cezası var. bunun yüzünden basında da çıktığı üzere yüzlerce firma mağdur olup firmalar kapandı. Adam mecbur mühürü kırmak zorunda. Hayati tehlikesi var. Bu EPDK ile dağıtım şirketinin arasındaki yönetmeliğin düzeltilmesi lazım. Bu da Bakanlar Kurulu kararıyla düzeltilmesi lazım.