Avrupa Döküm Sektörü Duyarlılık Göstergesi (FISI) Kasım 2024'te hafif bir düşüş göstererek 90.0 seviyesinden 89.6'ya geriledi. Bu düşüş, döküm sektöründe devam eden zorlukları ve ekonomik ile jeopolitik dalgalanmalarla daha da artan sorunları vurgulamaktadır. Öte yandan, Avrupa Ticaret Eğilim İndeksi (BCI), -0.93'ten -0.77'ye yükselerek, genel sanayi beklentilerinde temkinli bir iyimserlik sinyali vermiştir.
İnşaat ve otomotiv gibi kilit müşteri sektörleri baskı altında kalmaya devam etmektedir. İnşaat sektörü, yüksek faiz oranlarıyla mücadele etmeyi sürdürerek altyapı projelerine yapılan yatırımları sınırlamakta ve döküm bileşenlerine yönelik siparişleri azaltmaktadır. Elektrikli araçlara geçişe uyum sağlamaya çalışan otomotiv sektörü, özel dökümlere yönelik düşük taleple karşı karşıya kalarak üretim beklentilerini azaltmaktadır.
Bu zorluklara ek olarak, Donald Trump'ın ABD başkanlığına seçilmesi, küresel ekonomik dengelerde yeni belirsizlikler yaratmıştır. Trump'ın geçmiş dönem politikaları, potansiyel yeni gümrük vergileri, ticaret kesintileri ve tedarik zincirinin yeniden düzenlenmesine ilişkin kararları endişeleri arttırmaktadır. Avrupalı üreticiler için bu durum, özellikle Trump yönetiminin Çin ve Avrupa mallarını hedef alan gümrük tarifeleri önerisini hayata geçirmesi halinde, daha yüksek maliyetler ve kısıtlı pazar erişimi anlamına gelebilir.
Devam eden Rusya-Ukrayna çatışması, küresel ticaret ve tedarik zincirleri için zorluklar yaratmaya devam ederken bu zorlukların etkileri zamanla değişim göstermiştir. Özellikle Karadeniz bölgesindeki tedarik yolları kesintiye uğramış durumdadır. Bu durum da enerji ve tarım ürünleri lojistiğini zorlaştırmaktadır.İşletmeler, tedarik zincirlerini bölgeselleştirme ve alternatif kaynaklar bularak sürece uyum sağlamıştır. Düzenlemelere rağmen, enerji maliyetleri ve enflasyonist baskılar, yaptırımlar ve piyasa dalgalanmalarından etkilenerek devam etmektedir.
Savaş, tedarik zinciri dayanıklılığının önemini bir kez daha ortaya koymuş ve riskleri azaltmak için “dost ülkelerde üretim” ve geliştirilmiş stok stratejileri gibi politikalara yol açmıştır. Bu gelişmeler, ulusların çatışma bölgelerinden gelen kritik hammaddelere olan bağımlılıklarını yeniden değerlendirmesiyle daha geniş jeopolitik değişimleri yansıtmaktadır.
2024 yılı sonuna gelirken, döküm sektörü riskler ve fırsatlarla dolu dalgalı bir tabloyla karşı karşıya kalmaktadır. Bazı alanlarda temkinli bir iyimserlik bulunsa da genel eğilim, birçok kurumun 2025 yılına kadar devam edecek belirsizliklere hazırlıklı olduğunu göstermektedir.