“Döngüsel Ekonomiye Doğru: Sıfır Atık ve Geri Dönüşüm Sektörü” paneli İSO’nun ev sahipliğinde 1 Ekim 2019 Salı günü gerçekleştirildi. Genel sekreterimiz S. Koray Hatipoğlu da bu toplantıya Derneğimizi temsilen katıldı. Panelin son bölümünde söz alarak kullanılmış döküm kumları konusunda döngüsel ekonomi prensiplerinin çok uzağında olduğumuzu, dünyadaki tekrar kullanım uygulamalarının ülkemizde neredeyse hiç uygulanmadığını ve her yıl 800 bin tona yakın, tamamen doğal içeriğe sahip kaynağın tekrar toprağa gömüldüğünü aktardı.
Kullanılmış döküm kumlarının dünyada yaygın olarak yol yapımı veya diğer uygulamalarda dolgu malzemesi veya saha örtüsü olarak, bordür vb. yapım uygulamalarında ve asfalt yapımında kullanılarak ekonomiye tekrar katıldığını belirtti. Bu konuların hemen hemen tamamının belediyelerin faaliyetleri arasında yer aldığını, geçici depolama alanları oluşturmaları durumunda hem kendi uygulamaları için düşük maliyetle hammadde sağlayabileceklerini, hem de farklı sektörlere yapacakları satış ile gelir elde edebileceklerini vurguladı.
Evsel Atıkların %90’ı İmha Ediliyor
Etkinlik İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve İSO Çevre ve Enerji İhtisas Kurulları Başkanı Mustafa Tacir’in açış konuşmasıyla başladı. Ambalaj atıkları konusunda yol aldığımızı fakat belediye (evsel) atıklarının yaklaşık %90’ının halen gömüldüğünü belirten Tacir, hammadde olarak kullanabileceğimiz, 1,5 milyar TL değerindeki atığı toprağa gömdüğümüzü kaydetti. Plastik denince ilk akla gelenin ambalaj olduğunu, oysa plastiklerin, özellikle birçok kez geri dönüştürülebildiği için farklı sektörlerde de tercih edildiğini belirtti. Dünyada tüketilen gıdaların 1/3’ünün uygun olmayan saklama koşulları sebebiyle çöpe gittiğini, plastiklerin bu alanda büyük faydası olacağını ekledi. 8 milyon ton atık plastiğin 100 milyon varil petrole eşdeğer olduğunu, bu sebeple plastiğin geri dönüşüm konusunda öncü olduğunu ekledi.
Doğrusal ekonomiden, sürdürülebilirliği merkeze alan döngüsel ekonomiye geçtiğimizi, bu alanda ise hedeflerin doğru konması gerektiğini belirtti. Geri dönüşüm alanında en önemli konunun da kaliteli atığın, yani kaliteli hammaddenin elde edilmesi olduğunu vurguladı.
Geri Dönüştürülmüş Plastik İhtiyacı Gün Geçtikçe Artıyor
Ardından Ana Konuşmacı olarak davet edilen Robert Wahmueller, temsilcisi olduğu Erema Plastik Geri Dönüşüm Sistemleri’nin dünya çapında 550 çalışanı 6 binden fazla çalışan sistemleri olduğunu aktardı. 8 milyon nüfuslu Belçika’da bile 88 farlı atık plastik toplama yöntemi kullanıldığını, bu alanda bir standart olması gerektiğini vurguladı.
Çin’in ciddi bir atık plastik alıcısı olduğunu fakat ihraç edilecek atığın öncelikle yıkanıp paketlenmesi gerektiğini belirtti.
2015 yılında 49 milyon ton olan plastik atık talebinin 2018’de 85 milyon tona yükseldiğini, küresel sekonder plastik ticaretinin giderek arttığını sözlerine ekledi.
“Plastik Olmasa Cep Telefonlarımız 1,5 Kg Olurdu”
Ardından, “Atık Yönetiminde Kritik Başarı Faktörleri” konulu ilk panel oturumuna geçildi. Moderatör Selçuk Gülsün (PAGDER – Plastik Sanayicileri Derneği YK Başkanı) aynı zamanda panelin ilk konuşmasını “Atık Yönetiminin Sıfır Atık Üzerindeki Etkisi” konu başlığı altında yaptı. Plastiğin hayatımızdan çıkmayacağını, aksi taktirde telefonlardan otomobillere birçok ürünün ağırlıkları sebebiyle kullanılamaz hale geleceğini belirtti. Ayrıca üretim sürecindeki karbon salımının düşük olduğunu ekleyerek sözü diğer panelistlere bıraktı.
Sanayi Tesisleri, Mevzuatla Belirlenen Sıfır Atık Yönetimi Sorumlulukları Konusunda Değerlendirmeye Tabi Olacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sıfır Atık ve Atık İşleme Daire Başkanlığı, Sıfır Atık ve Ambalaj Atıklarının Yönetimi Şube Müdürlüğü, Çevre Mühendisi Demirhan Küçük mevzuat ve uygulamalar hakkında bilgi verdi. İsrafı önlemek, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmek, çevresel zararları gidermek, sosyal açıdan bütünleşmek ve toplum duyarlılığına katkı sağlamak için Sıfır Atık projesinin hayata geçirildiğini aktardı. Sürdürülebilir kaynak yönetimi prensipleri doğrultusunda atık kavramına artık alternatif hammadde yaklaşımı içinde olduklarını, çevre dostu yaşam tarzına sahip olabilmek için eğitim ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini ekledi.
Bu alanda yapılan mevzuat düzenlemeleri ile ilgili özet bilgiler paylaştığı sunumunda 7153 sayılı Kanun’un 29. Maddesi uyarınca Sıfır Atık Yönetim Sistemi kuracak Belediyelere, il özel idarelerine, kamu ve özel kurum ve kuruluşlara teşvik verilmesi hususunun tanımlandığını aktardı. 31.12.2020 tarihine kadar OSB’lerin de tamamlamış olmaları gerektiğini hatırlattı.
Sanayi tesisleri için de belediyelere benzer bir sürecin işlediğini, Sıfır Atık Yönetmeliğinin Ek.2’sinde yer alan atık toplama ve önleme/azaltma çalışmalarını yapıp yapmadıklarına göre puanlama ile değerlendirileceklerini aktardı. Dolayısıyla, atıkları ayrı olarak toplamanın ve bertarafa göndermenin yeterli olmayacağını vurguladı.
Atıkların Geri Dönüşümlerine Yönelik Avrupa Uygulamaları
Panelin sonraki konuşmacısı, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsünden Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, “Sürdürülebilir Çevre, Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Yaklaşımı Kapsamında Organik Atıkların Değerlendirilmesi: Tarımsal Atıklardan Enerji Üretimi” başlıklı sunumunda Avrupa’da atık depolama oranının düşük olduğunu, bunun da depolamaya ek vergi getirilmesi benzeri ekonomik tedbirlerle sağlandığını aktardı. Ülkemizde 65 milyon ton tarımsal atık üretildiğini ve bunların yönetimiyle ilgili bilgiler paylaştı.
“Tüm İlgili Tarafları İçermeyen Bir Programın Başarı Şansı Yok”
ÇEVKO Vakfı Kamu ve Dış İlişkiler Müdürü Alphan Eröztürk “Döngüsel Ekonomi için Finansal Çözümler” başlıklı sunumunda 31,1 milyon ton katı atığın %91’inin belediye katı atıkları, %1’inin özel atıklar ve yalnızca %8’inin ambalaj atıkları olduğunu; genişletilmiş üretici sorumluluğu gibi uygulamaların yalnızca bu %9’luk kısım için yapıldığını belirtti. Belediyelerin bu sisteme dahil olması için net teşviklerin olmadığını vurguladı. Tüm tarafları kapsayan politikaların hayata geçirilmemesi durumunda sistemin başarıya ulaşamayacağını vurguladı.
Belediye uygulamalarına yönelik önerisi ise şöyle: Gelen atıkların kompozisyon kontrolünü yapan belediyeler, geri kazanımı yapılabilecek element konsantrasyonu belli bir oranın altındaysa bu atığı bertaraf eder. Öte yandan bu oranın üzerinde çıkarsa, bertarafı yapılması durumunda depolama bedelinin olması gerekir. Belediye bunu bertaraf etmek yerine geri kazanım uygulamalarına gönderebilir.
Eröztürk sunumunda, Avrupa ülkelerinde bu yönde yapılan farklı uygulama örneklerini de paylaştı. Fransa’da 1995’ten bu yana sabit depolama bedeli ödenmesi uygulaması olmasına rağmen geri kazanımı yapılmayan atık miktarı yıllar içinde düşmeye devam ediyor. Öte yandan yıllar içinde artan depolama bedeli uygulaması bulunan ülkelerde atık miktarlarının dikkat çekici şekilde düştüğü gözlemlenmiş. Belediyeler depolama bedeli ödemek istemedikleri için geri kazanım yöntemlerine yöneliyor.
Bunula birlikte şu anda Sıfır Atık sistemi dahilinde yaklaşık 5 bin kurum ve kuruluş olduğunu, bu firmalara ek yük getirecek uygulamalarla sonuç almanın zor olduğunu vurguladı. Bunun yerine toplam 70 bin civarındaki kurum ve kuruluşun da sisteme dahil olması yönünde bir yol bulunmasının sürdürülebilirlik açısından önemli olduğunu aktardı.
Sorunun nerede oluştuysa orada çözüm aranması gerektiğini, örneğin kaynakta ayrıştırma yapılamıyorsa ek vergi koyarak sistemin çalıştırılamayacağını sözlerine ekledi.
Katılımcılardan da buna yönelik yorum ve sorular geldi. İnşaat sektörüne ait atıkların da dahil olduğu %91 oranındaki belediye katı atıklarının yükünün %8’lik paya sahip ambalaj atıkları üzerine yüklendiği yorumuna karşılık Demirhan Küçük kısaca şunları kaydetti: “Belediye atıkları içinde inşaat ve endüstri atıkları yer almıyor. Aksi taktirde toplam yıllık atık miktarı 100 milyon tonu geçer. Belediyelerin sisteme dahil olmaları için teşvik mekanizmaları kurgulandı. Plastik, suda yüzdüğü için görünür durumda ve atıkları çok dikkat çekiyor. Ancak belediye atığına da Bakanlık hassasiyetle yaklaşıyor. Plastik atıklarına yönelik firmalara yüklenen sorumluluklar, buradan teşvik programlarına kaynak aktarmak amacıyla değil, kullanımı kısıtlamaya yönelik…”
Sektörel Sunumlar
“Döngüsel Ekonomi ve Geri Dönüşüm” başlıklı ikinci panel oturumunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi ve Verimlilik Genel Müdürü Dr. Halil İbrahim Çetin, Bakanlık uygulamaları örneklerini katılımcılarla paylaştı. PLASFED - Plastik Sanayicileri Federasyonu Genel Sekreter Vekili Dr. Selçuk Mutlu, “Plastik Sektöründe Geri Dönüşümün Etkileri”, İSTAÇ Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Hoşoğlu da “Petrol ve Petrol Türevli Atıkların Geri Kazanılması” konularında sunum yaptı.
TÇMB – Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, Çevre ve İklim Değişikliği Müdürü Canan Derinöz Gencel ise “Atıkların Ek Yakıt Olarak Kullanım Potansiyeli ve Çevresel Kazanımlar” başlıklı sunumunda çimento sektöründe kullanılan, aralarında kullanılmış döküm kumunun da yer aldığı atıklar hakkında bilgi paylaştı. Belediyelerin atık tesisi kurması, atığı burada işleyip çimento fabrikalarına satması önerisinde bulunduklarını ama belediyelerin buna olumlu yaklaşmadıklarını belirtti. Bu sayede depolama masraflarının düşeceğini, atık yönetiminden gelir de elde edebileceklerini belirtti.