Türkiye Metal Döküm Sanayisini Yılın İkinci Yarısında Neler Bekliyor ? Tedarikçi Üyelerimiz Cevaplıyor...
Covid-19 pandemisiyle birlikte Metal Döküm Sektöründe 2020 yılının son çeyreğinde kendisini hissettiren ve 2021 yılında artarak devam eden “ana girdi fiyatlarındaki dalgalanmalar” sektörde gündemin ana belirleyicisi durumuna geldi. Türkdöküm, Ocak 2021 tarihinde konuyla ilgili tüm paydaşların katılımıyla özel bir dosya hazırlayarak ana girdi fiyatlarındaki dalgalanmaları ve üretime olası etkilerini mercek altına almıştı.
Ana girdi maliyetlerindeki artışların yanında son dönemde bazı ürünlerin temininde yaşanan sıkıntıların döküm üretimini ne yönde etkilediğini ve sektörü gelecekte nelerin beklediğini TÜDÖKSAD üyelerine sorduk.
Covid-19 pandemisiyle birlikte tüm sanayi sektörlerinde olduğu gibi Metal Döküm Sektörü ana girdi fiyatlarında da önemli artışlar yaşandı. Bu fiyat dalgalanmalarının nedenini sorduğumuz üyelerimizin ortak kanaati arz/talep arasındaki büyük dengesizlik... Ana girdilere olan talebin yüksek olması tüm dünyada fiyatların yükselmesine ve ürün temininde sıkıntılara yol açıyor.
Pandeminin ilk döneminde kapanmalardan dolayı hammadde tedarikinde kabul edilebilir lojistik sorunlar yaşanmıştı. Metal Döküm Sektöründe, özellikle bazı ürünlerin temininde ise sorunlar devam ediyor.
Yükselen girdi fiyatlarını Metal Döküm Sanayimiz satış fiyatlarına kısmi olarak yansıtabiliyor. Burada en önemli sorun, bu yansıtmanın gecikmeli olması… Artan maliyetlerin aynı dönem ve aynı ölçüde yansıtılamaması sektörü, finans kaynak ihtiyacı konusunda sıkıntıya sokuyor.
Sektörde tedarik ve üretim tarafında yaşanan tüm bu sorunları, verdikleri cevaplarla şeffaf bir şekilde değerlendiren üyelerimize teşekkür ediyoruz.
Kürşat Ergin – AKM Metalurji Yönetim Kurulu Eş Başkanı
Arz/Talep Dengesinin Düzene Girmesiyle Fiyat Artışları Normale Dönecektir
Covid-19 pandemisiyle birlikte hammadde ve navlunlardaki artış ile bozulan arz/talep dengesine bağlı olarak fiyatlarda dalgalanmalar görüldüğünü düşünüyoruz.
Pandeminin ilk döneminde kapanmalardan dolayı hammadde tedarikinde yaşanan lojistik sorunlar şimdi de devam ediyor. Avrupa’da dahi bazı ürünlerin tedariki, geçmişte görülmemiş sürelerde uzuyor. Ayrıca bazı lokasyonlardan, gemi ve konteyner bulamamaktan kaynaklı gecikmeler de ek olarak gündemde kalmaya devam ediyor. Ek olarak, farklı ülkelerdeki değişken Covid-19 koşullarından dolayı da üretimdeki gecikmelerin sorunlara sebep olduğunu gözlemliyoruz.
Değişen arz/talep dengesi, üretim miktarının artması ve büyük firmaların stok yatırımlarından kaynaklı bazı ürünlerin temininde sorun yaşandığını görüyoruz.
Girdi fiyatlarındaki dalgalanmalarla birlikte yaşanan sorunlar tüm dünyada paralel şekilde yaşanıyor. Dolayısıyla bizim ülkemizde de üretimde çok çok ciddi problemler yaratmayacağını düşünüyoruz. Arz/talep dengesinin düzene girmesiyle bu fiyat dalgalanmalarının duracağını düşünüyoruz. Bunun da kısa süreceğini öngörmüyoruz. Camiamızın dinamiğinin, kısa dönem içinde bu dalgalanmalara dayanacağını ve bunu fırsata çevireceğine inanıyoruz.
Emrah Güven Dadak – BDM Bilginoğlu Döküm Satış Direktörü
Hiç Kimse Talep Artışının Bu Kadar Hızlı Olacağını Öngörememişti
Tıpkı ana girdi fiyatlarında olduğu gibi metal döküm üretimi de 2020 yılı son çeyreğinde artmaya başladı ve bu artış daha sert bir eğimle 2021 yılında da devam etti ve ediyor. Pandemi sürecinin en ağır hissedildiği 2020 Nisan ve Mayıs aylarını takiben neredeyse durma noktasına gelen metal döküm üretiminin bir artışa geçeceğini tüm otoriteler öngörebiliyordu. Ancak hiç kimse artışın bu kadar hızlı olacağını tahmin edemedi. Buna bağlı olarak tahminlerin çok üzerinde artan talep karşısında arzın yetersiz kalması ana girdi fiyatlarının bu artışındaki temel nedendir diye düşünüyorum.
Yüksek Talep Nedeniyle Hammadde Tedarikinde Sorunlar Devam Ediyor
Tedarik konusundaki sorunlar maalesef artarak devam ediyor. Pandemi sürecinin ilk döneminde bu sorunların nedeni tamamen virüs ve buna dayalı karantina önlemleri idi. Mevcut dönemde ise yüksek talep karşısında yetersiz navlun ekipmanı (konteyner) ve gemi seferleri nedeni ile navlun fiyatlarının artmasının yanı sıra, yükleme ve varışlarda da gecikmeler yaşanmaya devam ediyor. Keza lojistik sektörü de artışın bu kadar fazla olacağını tahmin edemedi diye düşünüyorum.
Pandemi sürecinin ilk zamanlarında üretim sektörü neredeyse durma noktasına geldi. Aslında sadece üretim sektörü değil, ulaşım gibi olmazsa olmaz sektörler dahi neredeyse durmak zorunda kaldılar. Bu duruş döneminin takibinde talebin bu kadar artacağının tahmin edilememesi sebeplerden birisi diye düşünüyorum. Diğer bir sebep ise Covid-19 virüsü nedeni üretim tesislerinde yeteri sayıda çalışan bulunamıyordu. Oldukça bulaşıcı olan bu virüs nedeni ile bir departmanda görülebilecek bir vaka o departmanın tamamının en az 14-21 gün süreyle kapatılması anlamına geliyordu. Tabi bunların dışında fırsatçılar ve ülkeler arası siyasi ve ekonomik ilişkilerde sebepler arasındadır diye düşünüyorum.
Aşırı Talep Dışında da Fiyat Dalgalanmalarının Nedenleri Var
Fiyat dalgalanmalarını sadece aşırı talep artışıyla açıklamak belki eksik kalır. Bu sorunların yanı sıra girdi malzemeleri yani hammadde tedarik etmekte çok güçlü olan Çin, Amerika ve Rusya gibi devletlerin ticari savaşları belki de en büyük etkenlerdir. Keza konteynerlerin rehin tutulması da dahil olmak üzere bu konuda birçok habere kolaylıkla ulaşabilmekteyiz.
Girdilerdeki Fahiş Artışlar, Alım Yapan Firmalar İçin Mevcut Öz Sermaye Güçsüzlüğüne Yol Açıyor
2020 yılının ikinci yarısından sonra metal döküm sektörümüzde toparlanmayla birlikte ciddi bir üretim artışı yaşandığını bizler de gözlemliyoruz. Özellikle 2020 yılı son çeyreği itibari ile Türkiye olarak çok iyi bir konum aldığımızı ve buna bağlı olarak metal döküm sektöründe ciddi bir büyüme yaşadığımızı söyleyebilirim. Ancak girdi fiyatlarında meydana gelen bu fahiş artışlar, alım yapan firmalar için ciddi bir öz sermaye ihtiyacına ve diğer taraftan mevcut öz sermayelerinin güçsüzleşmesine yol açmaktadır. Bahse konu bu malzemelerin satışını yapan bizim gibi firmalar için ise piyasada serbest dolaşan alacaklarımızın yani risklerimizin kontrolsüz büyümesine sebep olacağı aşikardır. En ufak bir nakit sıkışıklığı ise maalesef firmaları ciddi anlamda zorlayabilecektir. Tabi ki olayın bu tarafından bakmayı hiç istemiyoruz.
Arz/Talep Dengesi 2022 Yılında Yakalanabilir
Girdi fiyatlarındaki artışların uzun süre sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bir denge sağlanabilmesi için öncelikle arz/talep dengesi yakalanmalıdır. Biz bu dengenin 2022 yılı ikinci yarısı itibari ile yakalanabileceğini düşünüyoruz. Girdi fiyatları ne kadar artarsa artsın her firmanın belli bir öz sermayesi ve/veya kredi notu bulunuyor. Dolayısı ile sürecin bu artışla devam etmesi bir müddet sonra alım gücündeki zayıflama nedeni ile talebi düşürecek, arz fazlalığı ile girdi fiyatları gerileyecek, tekrar alımın mantıklı seviyelere gelmesi ile de bu denge sağlanacaktır düşüncesindeyim.
Türkiye Metal Döküm Sektörü olarak bu zorlu dönemde çok güzel konum aldığımızı, buna bağlı olarak da krizi fırsata çeviren çok değerli üreticilerimizin olduğunu görebiliyoruz. Bu hepimiz için bir gurur kaynağıdır. Metal Döküm Sektörü dünyada söz sahibi bir konuma gelmiştir ve hatta dünya döküm sektörüne yön verebilmektedir. Bunun bir parçası olmak büyük mutluluk bizler için…
Haydar Çetin – Çukurova Kimya Yönetim Kurulu Üyesi-Genel Müdür
Yeni Normalde Döküm Sektörü Toparlanmaya Öncülük Ediyor
Çeşitli varyantları ile küresel düzeyde devam eden Covid-19 pandemisi sosyal yaşam üzerinde etkilerini sürdürdüğü gibi global ekonomi ve uluslararası ticaret üzerinde de negatif etkisini sürdürüyor. Fakat bu etkinin aşılanma süreci ve küresel anlamda kazanılan pandemi ile mücadele tecrübesi sayesinde günden güne azaldığını görebiliyoruz.
Geçtiğimiz dönemlerde yerel ve küresel birçok fabrika, taleplerinin azalması, pandemik riskler ve yasal zorunluluklar gereği; kapasite azaltımı veya belirli periyotlar ile üretimi durdurma vb. yollara başvurmak zorunda kalmıştı. Yeni normal dönemle birlikte oluşan hızlı arz artışının talebi karşılayamaması sonucu piyasada arz/talep dengesizliği görüldü ve oluşan bu durum nedeniyle yüksek fiyat artışları, serbest piyasa koşullarında kaçınılmaz hale geldi. Bunun üzerine ihracatçının lojistikte yaşadığı sıkıntılar, gümrük kapılarının kapasite yetersizliği, ihracat-ithalat dengesinin bozulması ve buna benzer yaşanan problemler navlun fiyatlarını çok ciddi oranda arttırdı. Yükselen EMTİA fiyatlarına navlun fiyatlarının da eklenmesiyle birlikte piyasa normalleri dışında fiyatlamalar oluştu.
2021 yılı içerisinde EMTİA fiyatlarının seyri ekonomilerin toparlanma hızına ve pandeminin aşılama ile kontrol altına alınmasına bağlıdır. Büyük miktarlardaki ekonomi destekleri, ekonomilerin yeniden açılması, güçlü Çin talebi ve söz sahibi EMTİA üreticilerinin kapasite kullanım oranlarının da önemli ölçüde etkili olduğu görülüyor.
Dünya Ticareti Yüksek Lojistik Maliyetler İle Mücadelesini Sürdürmeye Devam Edecek
Daha ülke olarak pandemi ile tanışmamışken hem üretimsel hem de lojistiksel sorunların yaşanabileceğini tahmin ediyorduk. Özellikle rutin kullandığımız ve ithalatını gerçekleştirdiğimiz kalemleri hem firma bazlı hem de bölgesel olarak inceleyerek; asgari/azami stok miktarlarımızı ve sipariş verme noktamızı, riskleri göz önünde bulundurarak revize ettik. Ayrıca alternatif lojistik planlarını da değerlendirdik ve faaliyete geçirdik. Bu hamlemiz pandeminin başından günümüze kadar seyreden belirsizliği bol ortamda, hammadde termin ve teslim süreleri yüzde 30 artmış olsa da başarı ile yol almamızı sağladı.
Özellikle lojistik kanadında riskin son bulduğuna dair emareler bulunmamakta, belirsizlik ortamı sürmektedir. Denizyollarında iptal seferler, ekipman ve liman sıkışıklıkları azalmış da olsa pandemi öncesi performansına hala ulaşılamadı. Neden olarak ise; arz/talep dengesizliğinden doğan ve halen sürmekte olan küresel konteyner krizini ve pandeminin yaktığı meşale ile yüksek seviyelere gelen navlun ücretlerinden feragat etmek istemeyen armatörlerin politikaları olarak görmekteyim. Bu politikalar pozitif yönde gelişmedikçe dünya ticareti yüksek lojistik maliyetleri ile mücadelesini sürdürmeye devam edecek.
Üreticiler Finansal Olarak Daha Çok Fayda Sağlayan Katma Değeri Yüksek Ürünlere Yöneldi
Fiyat dalgalanmaları ve bazı ürünlerin temininde yaşanan sorunlara döküm kimyasalları tarafından baktığımızda; her firma bu süreçte birçok zorlukla mücadele ettiği için özellikle kar marjı az veya cirosal katkısı düşük olan bazı ürünleri portföylerinden çıkartarak, kapasitelerini finansal olarak daha çok fayda sağlayabileceği katma değeri yüksek ürünlere yönlendirdi. Dönemsel olarak talebin azlığını bir bakım fırsatı olarak gören kimya sektörü ana üreticileri üretim faaliyetlerini bölerek ya da tamamen durdurarak yıllık revizyon ve bakım faaliyetlerini gerçekleştirdi. Bazı firmaların da mücbir sebeplerden dolayı force major ilan etmeleri yine belli ürünlerde dönem dönem arzı kısıtladı. Bu da temin problemleri ve fiyat artışları yaşanmasına sebep oldu.
Arz/talep dalgalanmaları ve lojistik problemler fiyat artışlarının en büyük nedenleri olarak görülse de yalnızca bu sebeplere bağlamanın doğru olmadığını yaptığımız araştırmalar neticesinde görüyoruz. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte; finansal yüklerin artması, belirsizlik kaynaklı güven fiyatlandırması, enerji maliyetlerindeki değişiklikler, devlet politikaları, yasal zorunlulukların artması, düşük kapasite, fazla mesaili çalışma sistemi, devam eden yatırımların maliyetleri gibi daha saymadığım birçok etkeni yine ana girdi fiyatlarındaki artışların nedenleri arasında görüyorum.
Yeni Normalde Döküm Sektörü Toparlanmaya Öncülük Ediyor
Tüm dünyayı sosyokültürel ve ekonomik olarak abluka altına alan pandeminin etkilerinin biraz daha azaldığı “yeni normal” dönemi ile birçok sektörün ağır da olsa toparlandığını gözlemliyoruz. Rekabet ve üretim gücünü koruyabilmek adına tüm imkanlarıyla çabalayan döküm sektörünün bu toparlanmaya liderlik etmesi sektördeki diğer firmalar gibi bizi de sevindirmekte… Fakat bu toparlanmaya ayak uyduramayan bağlantılı diğer sektörlerin olumsuz etkileri halen mevcut…
En büyük negatif etkileri ise ana girdi maliyetlerindeki fiyat dalgalanmaları ve temin sürelerinin oluşturduğunu görmekteyiz. Özellikle temin sürelerinin artması üretim sürekliliğini riske atıyor ve sektördeki firmaları stoklu çalışmaya itiyor.
Risklerin yükselmesi sonucu tutulan stok miktarlarının artması üretim sürekliliğini garanti altına alırken, fiyat dalgalanmalarından da sektörün negatif etkilenmesine yol açıyor. Özellikle güçlü sermaye yapısına sahip olmayan firmalar ciddi finansal buhranlar yaşıyor.
Artan stok miktarları ve maliyetleri doğrudan üretilen ürünün maliyetini de etkiliyor ve sektör açısından rekabeti kısıtlıyor. Yine de girdi maliyetlerindeki fiyat dalgalanmalarının direkt müşterilerimize yansıtmanın çok doğru bir yaklaşım olacağını düşünmüyoruz. Yüksek maliyetlere ve belirsizliklere rağmen kapasiteleri doldurmaktan geri kalmayan sektörümüzün geleceğinin bugünden daha parlak olduğu aşikardır. Bilgi ve Ar-Ge tabanlı, müşteri ihtiyaçlarını doğrudan karşılayabilen ürünlerin, yalın üretim felsefesiyle üretilmesinin fiyat artışlarının etkilerini absorbe edeceğine ve üretim miktarlarının kısa vadede mevcut seviyelerin altına düşmeyeceğine inancım tam… Bu öngörü dahilinde kapasite artırımı ve modernizasyon yatırımlarımıza hız kesmeden devam ettiğimizi de bildirmek isterim.
Fiyat dalgalanmaları 2022 ilk çeyreğine kadar devam edecek
Dünya ticaretinin eski günlerine olan özlemine ve taleplerin artmasına, bir de aşılamanın ve normalleşmenin gelmesi ilk etapta fiyatlarda çok düşük esnemeler getirmişti. Fakat son dönemlerde endişe ile takip ettiğimiz pandemi varyantları haberleri ve belirsizlik halinin devamı ana girdi fiyatlarındaki dalgalanmaları 2022’nin ilk çeyreğine kadar devam ettireceğini öngörmekteyiz. Küresel bir problem haline dönüşen navlun krizinin de dünya ticaretinin belli bir dengeye oturabilmesi adına yenilikçi çözümler ve ekipman arzındaki artış ile 2022’nin ilk çeyreğinde sonlanacağını düşünmekteyiz.
Ziya Tanyeli – Foseco Türkiye Satış ve Teknoloji Müdürü
Pandemi Bilinmezliği Sürdükçe İstikrarsızlıklar Ve Dalgalanmalar Devam Edecek
Girdi fiyatlarındaki dalgalanmaları ani ve psikolojiye bağlı olarak şiddetli talep artışına ve birçok sektörde üretime ara verilmesinden dolayı tedarik zincirlerinin kırılmasına bağlıyoruz.
Pandeminin ilk döneminde kapanmadan dolayı hammadde tedarikinde lojistik sorunlar yaşanmıştı. Bazı ülkelerde pandemi sebebiyle çalışma koşullarındaki zorluklar ve bazı ülkeler ve firmalarda güvenlik stoklarını arttırma eğilimi hammadde tedarikinde halen sorun olarak karşımızda duruyor. Pandeminin bilinmezlikleri tam olarak önümüzü görememeye yol açtı. Bu belirsizler firmaları güvenlik stoklarına yöneltiyor ve bu da hammadde kıtlığına neden oluyor. Bunların sonucu ise enflasyon ve yüksek fiyatlar oldu.
Benzer şekilde üreticilerin düşük kapasite çalışması, tedarik zincirinin kırılması ve aşırı güvenlik stokları ise bazı ürünlerin temininde sorun yaşanmasına neden oluyor.
Aslında dünyada pandemi dışında hammaddeye ulaşmada bir sorun yok. Yani her şey aynı yerinde duruyor. Fakat pandemi bilinmezliği var oldukça bu konuda istikrarsızlıklar ve dalgalanmalar devam edecektir. İşin hem psikolojik hem de realistik sorunları devam ediyor.
2022 yılının ortasına kadar fiyat istikrarı beklemiyoruz
Ana girdilerin maliyet artışlarının devamında nakit akışında sıkıntılar çıkacaktır bu da fiyatsal rekabetçiliğe büyük bir darbe anlamına gelecektir. Hammadde enflasyonunun tüm dünyada etkili olduğunu düşündüğümüzde ve önemli olanın ulaşılabilirlik olduğunu düşündüğümüzde enflasyon bir süre göze batmayacak. Şu an esas olan üretebilmektir. Ülkemizdeki dökümcülere talep oldukça yüksek ve karşılanabildikçe devamı gelecektir.
2022 yılının ortasına kadar fiyat istikrarı beklemiyoruz. Pandemiye bağlı olarak talebin de dengeye oturmasıyla fiyatlar stabil ve sonrasında geriye gelecektir.
Musa Erol – Metko Hüttenes-Albertus Kimya Genel Müdürü
Talepteki Artış Hızının Gerisinde Kalan Arz Artışları Nedeniyle Fiyatlarda Anomali Oluştu
Dünya ticaretinde arz/talep dengesindeki değişimlerin mal veya hizmet fiyatlarına yansıması arasında kronik farklar oluşabiliyor. Örneğin, rekabete açık olan küresel ölçekte gemi arzında yüzde 3’lük düşüş, navlun fiyatlarına yüzde 300’lere varan artış olarak yansıyabiliyor. Benzer örneği metaller, kimyasallar, mineraller için de farklı etkileşim katsayılarıyla çoğaltabilirsiniz.
Covid-19 pandemisi, talep daralmasıyla birlikte girdi fiyatlarında önemli düşüşlere yol açmış, yeni fiyat seviyeleri birçok sektörü küçülmeye, yatırımları askıya almaya, yenilemeleri ötelemeye, stok seviyelerinin aşağı yönlü revizyonu gibi önlemler almaya yöneltmişti.
Pandemiden çıkış belirtileri ile arz/talep dengeleri bu defa ters dalga ile gelen siparişlere yetişememe, hammadde tedarikinde navlun, lojistik veya tedarikçi kaynaklı terminlerde uzamalar, arzın talebin gerisinde kalması sürecini başlattı. Bu süreç, kimyasallar özelinde yoğunlaşan mücbir sebep duyurularına yol açtı. Yine kimyasallar özelinde az sayıda üreticisi olan kilit malzemelerde bir üretici mücbir sebep ilan ederken diğer üretici bakım gerekçesiyle kapasite kesintisine gidebildi.
Hükümetlerin normalleşme adımlarıyla beraber talepteki beklenenin ötesinde hızda artışlar, işletmelerin stok emniyet düzeylerini yeniden gözden geçirmelerine, ötelenen yenileme/yatırım harcamalarını başlatmalarına, artan talebe yönelik sipariş döngülerinde ivmelenmeye yol açtı ve talepteki bu artış hızının gerisinde kalan arz artışları nedeniyle fiyatlarda anomali oluştu.
Talebe Yetişebilecek Lojistik Kapasite Yeterli Değil
Pandeminin başlangıcındaki lojistik sorunlar, çalışamama, yani pandemi kısıtlamaları ve karantina önlemleri kaynaklı idi. Şimdiki sorun ise, talebe yetişebilecek kapasiteye sahip olmama ile ilgili… Bazı limanlardaki yük artışı, o limanların elleçleme kapasitesini aşmış durumda… Küresel yük artış hızının önümüzdeki iki yıl için yüzde 4-5 olacağı öngörülüyor; ancak gemi taşıma kapasitelerindeki artışın her iki yıl için birer puan geriden takip edeceği öngörülüyor. Dünya konteyner endeksi 2019 yılındaki 1500 seviyelerinden 9000’lere tırmanmış durumda. Bütün bunlar, taşınacak yük talebini karşılayacak lojistik altyapının bu talebi karşılar düzeye gelmesinin birkaç aylık değil; birkaç yıllık süreç gerektireceğine işaret ediyor. Allah korusun, 2008-2009 benzeri bir global kriz yaşanmadığı sürece mevcut görünüm lojistik sıkıntıların ve buna bağlı lojistik maliyetlerin yüksek düzeylerde seyretmeye devam edeceğine işaret ediyor.
Sıkıntıları Döküm Sanayiine Yansıtmama Yönünde Azami Gayret ve Fedakârlık Gösteriyoruz
Metal Döküm Sanayimizin üretim tarafında girdi fiyatlarındaki dalgalanmaları ve ürün temin sorunlarını döküm kimyasalları özelinde değerlendirdiğimizde; farklı üreticiler farklı gerekçelerle artan talebi karşılamakta geriye düşüyorlar. Bunları; talep artışına anında uyum sağlayabilecek kapasiteye sahip olmamaları, talep artış hızının fiyatlara yansımasıyla talep düşüklüğü dönemlerindeki kayıplarını telafi etme stratejileri, lojistik darboğazın tamamen aşılamamış olması, Çin’in çevre ve diğer nedenlerle ani tesis kapatma kararları alarak anında uygulaması, bazı girdilerdeki kıtlık nedeniyle ilan edilen mücbir sebepleri sıralayabiliriz. Bu sıkıntıları büyük bir özveri ile döküm sanayiine yansıtmama yönünde azami gayret ve fedakârlık gösterdiğimizi özellikle belirtmek isterim. Bunu başarmak için bir yandan kardeş kuruluşlardan önemli destek elde ederken diğer sadık müşterilerimize kesintisiz hizmet sunmayı birincil önceliğimiz addettik.
Ani ve Hızlı Fiyat Artışları ve Düşüşleri İstikrarsızlığa Neden Oluyor
Öncelikle girdi fiyatlarındaki artışlarda arz ve talepteki dalgalanmanın ana unsur olduğunu, lojistik sorunların arz/talep denge çatısı altında bir alt başlık olduğunu, kamu otoritelerinin, piyasa oyuncularının ve diğer tüm paydaşların tasarruf ve edimlerinin arzı veya talebi olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek alt başlık olduğunu düşünüyorum.
Okyanus dalga boyuna ulaşan dalgalanmanın tsunamiye dönüşmemesini ümit ediyor, mümkün olan en kısa sürede de Ölüdeniz dinginliğinde herkese rahat bir nefes aldıran dengesini bulmasını diliyorum.
Ani ve hızlı fiyat artışlarını ve düşüşlerini döküm üretiminde hem risk hem fırsat olarak değerlendirenler olabilir. Benim açımdan ortak noktaları istikrarsızlıktır ve istikrar, işletmelerin ve paydaşlarının sürdürülebilir sağlıklı paylaşımları için olmazsa olmazdır. İşleri artan finansman sıkıntısı çeken bir yakınım şikâyet ediyor: “İşler iyi gidiyor, büyüyoruz; ancak hem miktar büyümesi hem hammadde fiyatlarındaki artış işletme sermayesi ihtiyacını dörde katladı.” İşletmeler maruz kaldıkları riskleri iyi teşhis etmeli, bu risklere karşı en uygun önlemleri doğru planlamalı ve bu riskleri aktif biçimde yönetmelidir. Fiyat riski hepimizin dikkatle yönetmesi gereken müşterek meselemizdir.
Döküm Kimyasalları Fiyatları Üst Sınırlara Yaklaştı
AB otoriteleri global enflasyon konusunda uyarılarda bulunurken ABD yetkilileri enflasyonist baskının kalıcı olmayacağını, ancak yakından takip edilmesi gerektiğini değerlendiriyorlar.
Dünya ticaret hacminde yüzde 4-5 düzeylerinde güçlü büyüme bekleniyor. Bu büyümeyi dengeleyebilecek altyapının kısa vadede tesisi mümkün olmayacağından global enflasyon baskısının en az bir-iki yıl daha devam edeceği öngörülebilir.
Fiyatı pahalılaşan mal ve hizmetlerin tüketicilerin bireysel kararlarını şekillendirerek bu mal ve hizmetlerin görece olarak daha yüksek katma değeri haiz ürünlerde kullanılacağını; bazı üretimlerin ikame malzemeye yönelebileceği beklentisini doğuruyor.
Döküm kimyasalları da bu çerçevede kendi talep ettiği malzemelerde fiyatların üst sınırlara yaklaştığını; daha ileri gittiği noktada diğer sektörlerin taleplerinin azalmasına yol açacağından fiyatların daha üst seviyelerde tutunmasının çok mümkün olmayabileceğini değerlendirmektedir. Ancak, kullanım alanı çok yaygın olan mineraller grubunda dünya ticaretindeki hacimsel büyüme devam ettiği sürece aşağı yönlü düzeltmelerin olmayabileceğini değerlendiriyorum.